NHM Banner1200

Prof. Dr. Zafer Toprak’ın küratörlüğünde, Fatma Türe, Çağdaş Arpaç, Pelin Kuş ve Ferah Perker’den oluşan Kayıt 6 Prodüksiyon ekibi tarafından hazırlanan sergimizi 15 Ocak 2015’e kadar, hafta içi 9:00-17:00 saatleri arasında Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs’ündeki Albert Long Hall binasında gezebilirsiniz. 

albert-long-hall-2

İnsan hakları ve entelektüel tarih açısından bir milat olan Nâzım Hikmet’in açlık grevi ile Türkiye’de bir dizi “ilk” yaşanır. İlk kez bir açlık grevi ile kamuoyuna seslenilir. İlk kez Türkiye aydını bireye dönük bir davaya sahip çıkar ve ilk kez dünya kamuoyu Türkiye’de bireysel bir özgürlük sorununa odaklanır. Sergi bu süreci, Nâzım’ın yaşamında olduğu kadar ülke ve dünya kamuoyundaki etkilerini de belgeler, fotoğraflar ve tanıklıklar üzerinden ortaya koyuyor.

Nâzım Hikmet’in uluslararası kimliğini vurgulamayı amaçlayan, geniş bir hücre görünümünde tasarlanan sergi mekânının dış duvarları Nâzım’ın dış dünya ile bağlantısını kurarken, hücrenin içi ise şairin dört duvar arasındaki yaratıcı ilişkiler ağını işliyor. Nâzım Hikmet’in açlık grevinin nasıl bir kırılma noktası teşkil ettiğini Zafer Toprak şu sözlerle açıklıyor:

kapiAçlık grevi, kamuoyunu uyarmaya yönelik, iktidara karşı yürütülen pasif bir direniş biçimidir. 20. yüzyılda kamuoyunun pekiştiği, kitle iletişim araçlarının görece etkin bir konuma geldiği bir evreye özgü bir başkaldırı türüdür. Hücrenin dış duvarlarında bu seslenişin izini sürüyoruz.

Tıpkı III. Cumhuriyet Fransa’sında Yahudi karşıtlığı nedeniyle haksız yere yargılanan Dreyfus gibi, Nâzım da Donanma davasında hukukun temel normlarının çiğnenmesi sonucu 28 yıl hapse mahkum ediliyor. Bu bağlamda, nasıl ki Dreyfus Olayı Fransa’da entelektüel tarihin başlangıcı olarak tarihe geçmişse, Türkiye’de de Nâzım Hikmet’in mahkumiyeti nedeniyle açılan kampanya, Türkiye’de ve dış dünyada daha önce örneği görülmemiş ölçüde geniş bir aydın kesimini aynı potada birleştirmesiyle entelektüel tarihimizin önemli bir kırılma anını temsil eder. Bir başka deyişle, Türkiye’de muhalif aydının doğuşu Nâzım Hikmet’in açlık greviyle birlikte gündeme gelmiştir.

İlk kez dünya ölçeğinde, Avrupa’dan Amerika’ya, Orta Doğu’dan Sosyalist dünyaya Nâzım lehinde gösteriler yapılmış, bildiriler yayımlanmıştır. Nâzım için şiirler yazılmış, ülke yöneticilerine Nâzım’la ilgili başvurularda bulunulmuştur. Nâzım’ın açlık grevi sayesinde içine kapanık Türkiye’nin kabuğunu kırarak entelektüel bağlamda dış dünyayla etkileşime geçtiğine tanıklık ederiz.

Serginin dış duvarları, açlık grevi olgusunun kısa tarihçesi sayılabilecek olaylara, İngiliz soufragette öncülerinden Emily Pankhurst’ün hapse atıldığı evrede gerçekleştirdiği ve büyük çapta ses getiren ilk açlık grevi ile Mahatma Gandhi’nin bağımsızlık mücadelesi için başlattığı açlık grevine ayrıldı. Diğer iki dış duvarda ise Sartre’tan, Camus’ye, Nerudu’ya kadar dünyanın önde gelen entelektüellerinin Nâzım için açmış oldukları kampanyalar yer alıyor.

Hücrenin iç duvarlarında ise on üç yıllık tutsaklık evresinde Nâzım’ın çevresinde oluşan edebî ve (Balaban’la birlikte) görsel ortam, ziyaretçilere bir zaman yolculuğu şeklinde sunuluyor. Nâzım tüm dünyada yankılan şiirlerinin bir çoğunu bu evrede kağıda dökmüştür. Kemal Tahir’den Orhan Kemal’e, Hikmet Kıvılcımlı’dan İbrahim Balaban’a kadar, Nâzım’ın çevresindeki çeşitli sanatçılar için nasıl bir okul işlevi gördüğünü de yansıtmak amaçlanmıştır. Dilerseniz Zafer Toprak’ın Merkez’de gerçekleştirilen video kayıtlarını izleyerek, dünya tarihine geçmiş açlık grevlerini ve Nâzım Hikmet’in açlık grevinin Türkiye entelektüel tarihinde oynadığı rolü detaylı bir şekilde öğrenebilirsiniz:

Zafer Toprak, bir hapishane hücresi olarak tasarlanan sergiyle aynı zamanda Türkiye’de çeşitli dönemlerde yaşamlarının bir bölümünü hapishanede geçirmek zorunda kalan aydınlar bağlamında da bir mesaj verildiğini belirterek, sergide hücre duvarları olarak tasarlanan karton duvarların, aslında düşüncenin hiçbir zaman hapsedilemeyeceği gerçeğini sembolize ettiğini belirtiyor. Kayıt 6 Prodüksiyon ekibinden Fatma Türe ve Çağdaş Arpaç, grafik tasarımını Ferah Perker’in yaptığı serginin kurgu sürecini şöyle anlatıyor:

1-parmaklikli kapi“Nazım Hikmet’in Açlık Grevi” sergisi hazırlanırken tasarım ve kurguda göz önünde bulundurulan etkenlerin başında, serginin yer alacağı Albert Long Hall’un tarihi bir bina olması geldi. Tarihi 1892 yılına dayanan binaya zarar vermemek önceliklerimizdendi. Sergi salonunun duvarlarında, yer döşemelerinde hiçbir şekilde çivi, tutkal vb. malzemeler kullanmamalıydık. Elektrik devrelerine ekleme, güçlendirme yapmamalıydık. Salon olduğu gibi korunmalı ve sergi kurulmalıydı. Sergilemenin farklı olması gerekiyordu. Alçıpan sistemine gitmek yerine konudan da ilham alarak kolilerden bir hücre örmeye ve sergi panolarının da bu hücrenin duvarlarında yer almasını planladık.

Malzeme olarak koli seçmemizin nedeni, sergiyi doğal ve geri dönüşümlü bir hale sokmaktı. Sergi panoları yerine kanvas üzerine baskı yaparak doğallığı burada da sürdürmeye çalıştık. Sergi bittiği zaman kolilerden oluşan hücre kolayca toplanacak ve kağıt dönüşüm merkezine teslim edilecek.

Serginin grafik tasarımında hücre duvarı efekti arka planda devam ettirilerek süreklilik sağlandı. Sergiyi gezerken görülebileceği gibi, görsel malzemeler çok parlak ve temizlenmiş halleriyle değil eski ve soluk durumda, duvarlarla örtüşen bir yapıda kullanıldı.

“Entelektüel Tarihimizde Kırılma Noktası: Nâzım Hikmet’in Açlık Grevi” sergisini 15 Ocak 2015’e kadar gezebilirsiniz.