EKİM DEVRİMİ’NİN PORSELENLERİ

Yazan: Sakine Çil

Porselen, Çinliler tarafından üretilmeye başlandığı Tang döneminden (618-907) günümüze, Doğu’dan Batı’ya dek tüm kültürlerde zenginliğin ve gücün simgesi olmuştur. Çinliler, yeşim taşı kadar sert ve benzer tınlamaya sahip bir malzeme keşfinin peşinde koşarken, dünyanın en eski ve evrensel sanatı olan seramik sanatının en rafine ürünü olan porseleni geliştirdiler. Bir çoğumuzca seramiğin dışında bir malzeme olduğu sanılan porselen, aslında yüksek derecede (1220°-1400°) pişmiş bir toprak ürünüdür. Onu diğer pişmiş toprak ürünlerinden farklı ve yarı saydam kılan, toprak bünyesindeki kaolin, feldspat ve kvartzdır.

Avrupa’da porselen üretimi, kimyagerler tarafından bilinmesine rağmen ancak 18. yüzyılın başlarında mümkün oldu. Çünkü Avrupa’da Çin’deki gibi herhangi bir katkıya gerek duymadan doğrudan porselen yapımına uygun kaolin yatakları yoktu. Porselen fabrikaları, büyük yatırım gerektirdiğinden önceleri hep hükümdarların himayesinde kuruldu. Değerli porselenler, ülkeler arasındaki ilişkilerde hediye olarak önemli işlevler yüklendi. Üzerindeki resimlemeler aracılığı ile hem tarihe tanıklık etti hem de propaganda aracı oldu. Bu yüzden porselen ve politika, tarih boyunca iç içedir. Şu günlerde Sakıp Sabancı Müzesi’nde yer alan “Ai Weiwei Porselene Dair” başlıklı sergi bu ilişkinin günümüz örneğidir.

1744’de Sankt Peterburg’da Büyük Petro’nun kızı Çariçe Elizabeth himayesinde kurulan Emperyal Porselen Fabrikası ilk üretimlerinde Rus-Osmanlı savaşlarını konu edindi. Ayrıca Napolyon’a karşı kazanılan savaşın galibi Rus generallerinin portreleri, porselen formların üzerine resmedildi.

1917 Ekim Devrimi’nden hemen sonra porselen üretimini, sistematik olarak propaganda aracı olarak kullanma fikri, cehaletle mücadeleden sorumlu Sovyetler Birliği Halkın Aydınlatılması Komitesi (Narkompros) komiseri Anatoly Lunacharsky tarafından yürürlüğe kondu.

Emperyal Porselen Fabrikasının adı Eyalet Porselen Fabrikası olarak değiştirildi. 1925’ten sonra da Rus bilim insanı Mikhail Vasilievich Lomonosov’un (1711-1765) adını alan fabrika, sanayi, ticaret, hizmet ve kültür sektörlerindeki devlet denetimini öngören politikalar sonucu propaganda kampanyaları içinde yer aldı.

Nina Lobanov-Rostovsky tarafından yazılan Nicholas Lynn’in koleksiyonunu inceleyen, Devrim Seramikleri: Sovyet Porselenleri 1917 – 1927 (Revolutionary Ceramics: Soviet Porcelain 1917 – 1927) adlı kitapta kapsamlı olarak ele alınan bu fabrikanın ürünleri, porselen ve politika ilişkilerini en güzel şekilde gözler önüne serer. “Ekmek, Barış ve Özgürlük” sloganıyla yola çıkan Bolşevik Hükümeti, Lenin’in “anıtsal propoganda” planına göre şehirlerde ve köylerde yaşayanlara, devrimi ve kazandırdıklarını anlatan heykel ve anıtların yapılmasını gündeme getirdi. Okuma-yazma bilmeyen köylüler üzerinde görsel ögeler etkili olacaktı. Politik posterler ve duvar gazeteleri savaş sonrası Rusya’sında gazetenin yerini tutuyordu. Porselen üretimi de “yüksek kültür” alanındaki boşluğu doldurmak için iyi bir araçtı.

Yeni Rusya porselenlere taşındı

Pyotr Vaulin, Sergei Chekhanin ve David Shterenberg sorumluluğundaki Eyalet Porselen Fabrikası, 100 işçi ve dekor bölümünde 12 sanatçı ile üretime devam etti. Fabrika sanatçıları, konularını, sınıflar arası çatışmalardan, devrimin öngördüğü yaşam biçiminden etik anlayışından, fakirlik, alkolizm ve kadınların durumu gibi sosyal problemlerden seçiyorlardı. Lenin’in portreleri, Marksist sloganların yanı sıra yeni döneme ait semboller, sıraltı ve sırüstü teknikleri ile kompozisyonlarda yer alıyordu. İşlenen temalar, Yeni Rusya’nın amaçlarını yansıtırken geleneksel sanatlardan ve folklordan da esinleniyordu. Ovidius, Cicero, Lenin, Dostoyevski ve Tolstoy’a ait özdeyişler dekorlamada kullanılıyordu.

Bazı porselen dekorları ile sokak şenliklerinin ve devrimci törenlerin dekorları benzerlik gösteriyordu. İşçi bayramını kutlayan tabaklarda “Çalışanı kutlarız” ibaresi yer almaktaydı.“Bilgi işi aydınlatır” yazısının etrafı makineler ve çiçeklerle süslenmişti. Eski-yeni çatışması her fırsatta dile getiriliyordu. Bu porselenler, dönemin sanatsal belgeleriydi.

Fabrika sanatçılarının Kuzey Rusya’ya yaptığı geziler, Rus geleneksel sanatlarına yakınlaşmayı sağladı. Rus epik şiirlerinde de etkisi görülen pagan dönemine ait efsanelerin yeni yorumları tasarımlara esin kaynağı oldu. Porselen tabak ve fincanların yanı sıra fabrika bir dizi porselen figür üretti. Vasilii Kuznetsov, Natalya Y. Danko ve diğer sanatçılar tarafından yorumlanan devrim karakterlerinin heykelleri oldukça revaçtaydı. N. Danko’nun Kırmızı Ordu ve Beyaz Ordu’yu temsil eden satranç takımı Avrupa’ya sunulmak üzere 1922-23 yılında tasarlanmış ve Berlin ve Paris’ten siparişler almıştı. Yine bir N. Danko eseri olan Partizan adlı heykel, Kızıl Ordu’da yararlılık gösteren askerlere ödül olarak, madalya yerine veriliyordu.

Sanatçıları fabrikaya sokan porselenler

Sürekli çalışan sanatçıların yanısıra Natan Altman, Veniamin Belkin, Mstislav Dobujinsky ve Vladimir Lebedev gibi sanatçılar dönem dönem fabrikada görev aldılar. Vasili Kandinsky de, 1920’de Eyalet Porselen Fabrikası’nda çalışmış, daha sonraları buradaki görevini bırakıp Weimar’daki Bauhaus okuluna katılmıştır. Temel geometrik biçimlere odaklanan Nikolai Suetin, Kazimir Malevich, Ilia G. Chashnik gibi süprematist sanatçılar, 1922-23 yıllarında Eyalet Porselen Fabrikası için dekor tasarımları yaptılar. Mutlak saf biçimlerin peşinde olan bu sanatçıların tasarımları olan geometrik çaydanlık ve hokkaların deneysel üretimleri yapıldı. K. Malevich’e göre porselen sonsuzluğu simgeliyordu. Üzerindeki geometrik desenler adeta yerçekimine meydan okuyordu.

Ekim Devrimi’nin 125 porseleni ilk kez, 1922’de Berlin Van Diemen Galeri’de izleyicilere sunuldu. Bu sergi 1922-28 yılları arasında Amsterdam, Tallinn, Lyon, Stockholm ve Paris’e götürüldü. 1925’te Londra’da satışa sunulurken “Talihli Keşifler” başlığı kullanıldı.