NÂZIM HİKMET‘TEN GÜLTEN AKIN’A, MODERN TÜRK ŞİİRİNİN USTALARI
EĞİTİM PROGRAMI
Yirminci yüzyıl Türk şiirinin tarihi, hızla değişen bir toplumda ve dünyada bir şehir insanı olmanın tarihidir. Şair, toplumsal kabulleri reddederken ya da olduğu gibi kabul ederken, bir dünya görüşü önerirken ya da topluma sitemle sırt çeviriyor gözükürken, duygu dolu konuşurken ya da öğretilmiş duyguları sorgularken kendi hikâyesini anlatmayı mümkün kılacak şeyin şiir olduğuna inanır. Bu haliyle modern şiir, şairin kendi var oluşunu kayıt altına almanın en makbul yoludur. Altı haftalık bu seminer dizisinde “Ben”i anlatan lirik şiir türü üzerinden yirminci yüzyıl Türkçe şiirinin belli başlı şairlerini ve onların şiirlerini konu edecek ve bugünkü Türkçe şiirin nasıl bir şiir mirası üzerine inşa edildiğini anlamaya çalışacağız.
Eğitmen: Dr. Öğr. Üyesi Veysel Öztürk 2014 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi olarak dersler vermekte ve araştırmalarını sürdürmektedir. Doktora derecesini “Türk Şiirinin Romantik Kökleri: Abdülhak Hâmid Tarhan’ın Şiirinde Romantik Öznellik” başlıklı teziyle 2010 yılında aldı. Çalışma alanları arasında modern Türk edebiyatı, modern Türk şiiri, şiir eleştirisi ve edebiyat teorileri bulunuyor.
Kimler katılabilir: Edebiyata ilgi duyan herkes.
Tarih & Saat: 11 Şubat 2020 – 17 Mart 2020, 19:00-21:00
Salı günleri, 6 Hafta (Toplam 12 saat)
Mekân: Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs, John Freely Hall, 332 No’lu sınıf
Ücret: Tam 1100 TL // Öğrenci & Öğretmen 900 TL
Ödemeler Axess, Bonus ve Shop & Miles Card’larına 2 taksit olarak uygulanmaktadır. Peşin ödemelerde %5 ve Boğaziçi Üniversitesi mezunlarına %10 indirim yapılmaktadır.
BÜYEM Eğitim Sorumlusu:
Zübeyde Karaman
E-posta: zubeyde.karaman@boun.edu.tr
Telefon: (0212) 257 31 27-28, (0212) 359 47 45
Yirminci yüzyıl Türk şiirinde lirik şiirin temel şiir biçimi haline gelişinde iki şairin kurucu işlevi önemlidir. Ahmet Haşim modern sembolleştirme ile, Yahya Kemal konuşulan Türkçeye dayalı şiir dili ile kendilerinden sonraki şairler üzerinde önemli etki bırakırlar. Seminerin ilk haftasında, bu iki kurucu şairin şiirlerine ve onların Türk şiiri üzerindeki etkilerine odaklanacağız.
Nâzım Hikmet şiiri hayatla sürekli diyalog içerisinde bir edebiyat tasavvuru ile 19. yüzyıldan itibaren incelikle inşa edilen “romantik şair” algısına meydan okur. Bu dinamik şiir bir yandan dünyayı değiştirme iddiasındadır bir yandan da insani olan her şeyin şiirin konusu olduğunu okura tekrar güçlü biçimde hatırlatır. Seminerin ikinci haftasında Türk şiirinin en çok okunan, dünyada en tanınan şairinin şiirini, bu şiirdeki değişimleri merkeze alarak anlamaya çalışacağız.
Modern Türk şiiri “modern”liğini gelenekten kayıtsız şartsız bir kopuşa değil, tam tersine, biçim ve/veya içerik bakımından gelenekle devamlılık üzerinden kurduğu bir ilişkiye borçludur. Necip Fazıl Kısakürek ve Ahmet Hamdi Tanpınar geleneksel hece ölçüsü ile modern şehir kültürünü; bu kültür içerisinde geçmiş, yabancılaşma, toplumsal hafıza gibi temaları merkeze aldıkları şiirleriyle yüzyılın ilk yarısındaki şiir üretiminde önemli bir yer tutarlar. Seminerin üçüncü haftasında bu iki şairin hece şiirinde ne gibi imkânlar gördüklerini tartışacak, Necip Fazıl Kısakürek ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Türk şiirindeki etkilerine değineceğiz.
“Yüksek” duyguları olabildiğince estetize edilmiş bir dil ve üslupla anlatan şiire karşı tavır olan Garip şiiri, bu haliyle, “bir deha olarak şair” fikrine de karşı çıkar. Şiiri sokağa indiren Garipçilerin bu tavrı özünde yıkıcı bir avangart estetiktir. Dördüncü haftada Garip şiirini, onu mümkün kılan yerel ve küresel dinamikleri, bu şiirin dönemindeki şaşırtıcı popülerliğini ve bunun sonuçlarını konuşacağız.
Seminerin son iki haftası, Türk şiir tarihinde İkinci Yeni olarak isimlendirilen şiir hareketine ayrıldı. Son iki haftanın ilkinde önce 1950’lerin ikinci yarısından itibaren Türkiye’nin yaşadığı ekonomik ve siyasi dönüşümün edebiyat üretimindeki modernist dönüşe etkisini ele alacağız. Ardından, önemli ortaklıklar yanında İkinci Yeni’nin tekil bir şiirsel stratejiye sahip olmadığını, zaman zaman birbirlerine karşıt da olmak üzere biçim ve içerik açısından farklı strateji ve üretimlerle benzer modernlik hallerinin ifşasına varan şiirlerin bugün İkinci Yeni şiiri olarak kabul edildiğine değinip bu kabulün nedenleri üzerine konuşacağız. Turgut Uyar ve Edip Cansever’in şiirini ortaklık ve farklılık bağlamında ele alıp bu iki şairi yeni bir modernlik durumuna cevap olarak modern öznenin iç çelişkilerini, sorgulamalarını, umut ve umutsuzluklarını kimi zaman benzer, kimi zaman farklı stratejilerle ifade eden birer itiraf şiiri olarak ele alacağız.
Seminerin son haftası, modern şiiri birey ve toplum, edebî özerklik ve fayda gibi kavramlar üzerine düşünmeye davet eden Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Gülten Akın’ın şiirlerine ayrıldı. Türk şiirin bu üç ustasının poetikaları ve şiir üretimleri, yukarıda sözü edilen kavramları karşıtlık olarak görmenin muhtemel yanılgısına dikkat çekiyor. Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Gülten Akın’ın şiirleri ne birey ve toplum arasında sürekli söylenegeldiği gibi bir mesafenin olduğunu ne de edebî özerkliğin toplumsal faydayı, toplumsallığın da özerkliği dışladığını bize göstermeye gayret eden şiirlerdir. Bu son haftada bu üç şairin şiirini son derece kişisel ve aynı oranda da toplumsal şiirler olarak okuyacağız.