Sorular
0:10 – Nâzım Hikmet deyince aklınıza ilk neler geliyor?
7:50 – Nâzım Hikmet ismini ilk kimden, ne zaman ve nasıl duydunuz?
9:44 – İlk defa bir Nâzım Hikmet romanı okuduğunuzda neler hissettiniz?
10:30 – Nâzım Hikmet’in hayatına dair ilk öğrendiğiniz bilgiler nelerdi?
14:49 – Kendi şiirinizle Nâzım Hikmet şiiri arasında bir akrabalık ya da ilham ilişkisinden söz edebilir misiniz?
26:13 – Nâzım Hikmet’in hangi dönem şiirlerini kendinize daha yakın buluyorsunuz?
29:13 – Bir şiirinizde hiç Nâzım Hikmet’e gönderme yaptığınız oldu mu?
29:55 – Nâzım Hikmet şiiri ile kendi şiiriniz arasında sizce ne gibi farklar var?
41:24 – Nâzım Hikmet’in sizce en önemli eseri hangisidir?
45:17 – Nâzım Hikmet’i hayatınızın farklı dönemlerinde okuduğunuzda, farklı verimler aldığınız oldu mu?
52:06 – Nâzım Hikmet’in yazar kimliği sizi etkilemiş midir?
1:00:05 – Nâzım Hikmet’in politik duruşu ve mücadelesi sizi etkilemiş midir?
1:03:17 – Nâzım Hikmet sizce Türk şiirini nasıl etkilemiştir? Ne gibi yenilikler getirmiştir?
1:04:59 – Nâzım Hikmet yaşadığı dönemin ve sonraki dönemlerin şiirini ne kadar ve nasıl etkilemiştir?
1:05:50 – Sizce Nâzım Hikmet’in şiiri bugün hâlâ geçerli midir? Bugün hâlâ bir şairi etkisi altına alabilir mi?
Bir Alıntı
Hem benden önceki kuşaklarda, hem benim kuşağımda, hatta benden sonraki kuşakta bile Nâzım rüzgarı, Nâzım’ın soluğu hissedilir. Tabii bu etki şairin meşrebine göre, Nâzım’dan, dünya şiirinden ya da kendi geleneğinden aldığı ya da inkar ettiği, reddettiği ne varsa, onun içinde harmanlanarak biçim bulur, gövdelenmiş olur. Benim elbette ilk şiirlerimde bir anlamda Nâzım’ın sesinin tınısının, imgelem dünyasının etkileri, izleri söz konusudur, özellikle ilk kitabım Osmanlıya Dair Hakikât’te. Bunda rahatlıkla Nâzım soluğunun olduğu dizeler, bölümler çıkabilir. Ama ben her zaman etkiye açık, etkilerden korkmayan biriydim. Bu yüzden kendimi çabuk buldum.[…]
Özellikle genç, çok genç arkadaşlarıma, şiir yazan, yazdığını söyleyen, şiiri sürdürmek isteyen arkadaşlarıma, bazı sohbetlerde “Kimleri seviyorsunuz, kimi okuyorsunuz?” diye sorduğumda, çok sık karşılaştığım bir cevap biçimi var: “Etkisi altında kalmamak için fazla kimseyi okumuyorum” diyorlar. Ben de o zaman “Hâlâ ilkokulda okuduğunuz şiir eşliğinde mi sürdürüyorsunuz edebi maceranızı?” diyorum. Burada tabii yutulma korkusu dediğim bir şey var. Etki altında kalıp kendisi olamama korkusu var, iğdiş edilme korkusu var. Toplumsal sistemin bize yüklediği korkunun türevleri var. Çünkü bizim toplum önce insana korkunun çeşitlerini öğretiyor.[…]
Sanıyorum bu genç arkadaşlarım da etkilenmeyi, ya da etki altında kalmayı kötü bir şey zannediyorlar. Ben de hep aynı şeyi söylüyorum: “Kendi sesinizi bulmanız için kendi yolunuzu bulmanız için, kendiniz olabilmeniz için etkilere çok açık olmanız gerekir”. Asıl önemli olan bu etkiyi kendi diliniz, kendi dünyanız, kendi sentaksınız, semiyotik adlandırmanız içinde nasıl soğurduğunuz, nasıl özümsediğiniz, nasıl kendi bünyenize katıp artık o etkileri görünmez hâle getirdiğiniz. Ancak o noktadan sonra başkalarını etkileyen bir şair olabiliyorsunuz. Bu uzun bir süreç. Bu nedenle demin sözünü ettiğim Osmanlıya Dair Hakikât’ta sadece Nâzım Hikmet’in değil, Ece Ayhan’ın da, Edip Cansever’in de, Turgut Uyar’ın da katkıları, etkileri vardır. Benim onlardan ne yaptığım, onlardan kendi sesimi nasıl bulduğumun macerasıdır biraz da kendi şiir maceram. Etkiyi artık başkalarının hissedemeyeceği bir hâle getirene kadar onu yontarsınız, solgunlaştırışınız. Metin onu soğurur, ama bütün bir hayat, birinin etkisi altında geçmez. Sizin de bir süre sonra büyümeniz, kendi sesiniz içinde büyümeniz gerekir. Kendi sesinizi oluşturmuş, kendi imzasını, parmak izini oluşturmuş bir şair olarak maceradan çıkmış olmanız gerekir.