HİLMİ YAVUZ
GÜNÜMÜZ ŞAİRLERİNDE NÂZIM HİKMET ETKİSİ: BİR SÖZLÜ TARİH PROJESİ
0:11 – Nâzım Hikmet deyince aklınıza ilk neler geliyor?
4:07 – İlk defa bir Nâzım Hikmet eseri okuduğunuzda neler hissettiniz?
5:24 – Kendi şiirinizle Nâzım Hikmet şiiri arasında bir akrabalık veya ilham ilişkisinden söz edebilir misiniz?
8:46 – Şiir tekniği açısından baktığınız zaman bir benzerlikten, akrabalıktan söz edebilir misiniz?
10:12 – Nâzım Hikmet’i hayatınızın farklı dönemlerinde okuduğunuzda, farklı verimler aldığınız oldu mu?
14:09 – Nâzım Hikmet’in politik duruşu ve mücadelesi sizi etkilemiş midir?
15:51 – Nâzım Hikmet şiiri ile kendi şiiriniz arasında sizce ne gibi farklar var?
19:13 – Nâzım Hikmet’in yazar kimliği sizi etkilemiş midir?
22:32 – Nâzım Hikmet sizce Türk şiirini nasıl etkilemiştir? Ne gibi yenilikler getirmiştir?
26:27 – Sizce Nâzım Hikmet’in şiiri bugün hâlâ geçerli midir? Bugün hâlâ bir şairi etkisi altına alabilir mi?
1955’te üniversiteye girinceye kadar Nâzım Hikmet’in sadece adını duymuştum, hiçbir şiirini okumamıştım ve Nâzım’la ilgili hemen hemen hiçbir şey bilmiyordum. Bir tek tabii yurt dışına kaçmış olduğunu, o kadar. […] 1955 ya da 56 yılında olmalı, Oğuz Arıkanlı diye bir arkadaşımız bana Nâzım Hikmet’in şiirlerini okuyup okumadığımı sordu. Ben de “Maalesef bilmiyorum, yani hiçbir şeyini okumadım, ama okumanın da sakıncalı olduğunu düşünüyorum.” dedim. İşte 17-18 yaşındayım. Dedi ki “Bende Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı’nın kopya edilmiş, karbon kağıdıyla çoğaltılmış bir nüshası var. Onu okumak ister misin?”. Ben de “Evet ama yani bunun sakıncaları olmasın?” dedim. Çünkü adam lanetlenmiş bir adam. Dedi ki “Şöyle yapalım: Belli bir saat saptayalım, sen Sultanahmet tramvay durağında beni bekle. Ben Eminönü’nden ya da Sirkeci’den, Edirnekapı-Bahçekapı tramvayına bineceğim. Sultanahmet’e geldiğimde sahanlıkta seni bekliyor olacağım. Sen tramvaya biner binmez ben ineceğim, ama orada da sahanlıkta direksiyonun falan olduğu yere bırakacağım o zarfı. Sen al ve hemen in”. Böyle bir senaryo. Korka korka, açıkça itiraf etmeliyim, korka korka ben o zarfı, işte Oğuz geldi, bıraktı, aldım. Doğruca eve gittim. Zarfın içinden, hiç unutmuyorum, kırmızı pelur kağıdına yazılmış, ama kaçıncı karbon kopya olduğu kesinlikle anlaşılmayan, son derece silik bir Şeyh Bedrettin Destanı [çıktı karşıma]. İlk okuduğum Nâzım Hikmet şiiri Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı’dır ve böyle okunmuştur.