Nâzım Hikmet’i 120. doğum gününde Murat Narcı’nın verdiği konferansla andık. 14 Ocak Cuma günü saat 17:00’de başlayan konferans Zoom üzerinden canlı yayınlandı.
Nâzım Hikmet şiiri zamansal-mekânsal bir hareketin süratle işlendiği bir sahayı açar. Bu şiirde mekâna ve zamana dair sürekli değişen kayıtlar hızın varlığını göstermekle kalmaz, diyalektik yapıyı da dışa vurur. Onun şiirinin devrimci yapısı bu hız figürasyonlarının sürekli işlevsel kılınmasına dayanır. Bu şiirde hız bir görünme biçimi olarak sabitlenemeyeni işaret eder. Bu nedenle hızın kendisi bir imge olmaktan çıkar, bir tür kategoriye veyahut dizgeye dönüşür. Böylece zamansal ve mekânsal değişimler odağında hız, gösterilebilir, estetik olarak ölçülebilir hâle gelir. Mısralar bir barem olarak hızın tezahür ettiği, yıkıp geçtiği bir yoldur. Bu hız zaman ve mekânı değiştirdiği gibi biçim ve içeriği de dönüştürerek eş zamanlı bir sürem yaratır. Bu sayede süratle geçmişi ve geleceği şimdide ve burada toplayan hız bu zamansallık ve mekânsallığın olası figürlerindedir. Bu nedenle Nâzım Hikmet şiirinde tahayyül edilen birbirine paralel şimdiler hız figürasyonlarından hareketle ideolojik bir enerjinin ürünüdür.
“Bizim kuvvetimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vaadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.
O yalnız
tarihin o durdurulmaz akışındandır.”
İdeolojik bir tarihsel akışla beraber hızla geçmişten veya gelecekten şimdiye akan bir devrim potansiyeli veyahut şimdinin nostaljisi değişen imgelerin süratini tayin etmektedir. Ancak Nâzım Hikmet şiirinde hız bir tema değildir, duyumun kendi sınırlarını test ettiği bir potansiyel şimdiyi kuran hem kuvvet hem de şiddettir. Duyumsallığını ya da diğer bir deyişle bedensel biçimini tam da bu hız üzerinden dışa açar. Bu şiirin dünyayı değiştirmeye yazgılı olması bu bedenin dış dünyayla arasına set çekmeden kendini tahayyül edebilmesiyle mümkündür. Yani bu şiirde hız ideolojik olarak bir kuvvettir, her defasında potansiyel bir devrim tahayyülünü işaret eder; fizyolojik ve psikolojik olarak şiddettir, Alain Badiou’nun kavramsallaştırdığı “hakikat-beden”i zaman ve mekânda aşınmaya değil de çözünmeye sevk eder. Dolayısıyla Nâzım Hikmet şiiri salt hızın kendisinden ziyade figürasyonlarını devrimci bir estetikte işlevselleştirerek şimdinin olağan gücünü komünist bir perspektifle yeniden sunmaya yazgılıdır.
Öte yandan Nâzım Hikmet bu türden bir şiirde estetik hareketlenme biçimini Tevfik Fikret’in “burjuva bedeni” üzerinden kendini var eden titreşimlerden devralır. Fikret’in sürekli bir bedensel dalgalanma hissi veren şiiri kendini nasıl “burjuva beden” üzerinden kuruyorsa Nâzım Hikmet de bu şiirsel titreşim ve dalgalanma hâlini ideolojik bir güncellemeyle “hakikat-beden”de yeniden şiirselleştirir. Küçük Nâzım’ın evde dinlediği Tevfik Fikret şiirleri ve şair dedesinin “Teşrih-i Maddiyat”ı komünist Nâzım’ın şiirinde şerh edilerek bir tür hız biçimlemeleriyle test edilir. Nâzım Hikmet şiirinde hız figürasyonları Fikret’in “teşrih-i nukuş”unu var hızıyla şimdinin devrimci potansiyeline taşımaktadır.
Murat Narcı
2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 2015 yılında aynı bölümde “Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Şiirinde Yarılma: Çocuk ve Allah’ın Vadisine Dalmak” adlı teziyle yüksek lisansını tamamladı. Hâlen aynı bölümde doktora çalışmalarına devam etmektedir. 2015’te Sabancı Üniversitesi Diller Okulu’nda çalıştı. 2019’da Deniz Aktan Küçük’le beraber derledikleri Siyah Endişe: Bir Asır Sonu Anlatısı Olarak Halit Ziya Uşaklıgil Edebiyatı adlı kitap yayımlandı. Şu anda Galatasaray Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi’nde dersler vermekte.